Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

hakikat ne demek?

 - 3 sözlük, 3 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

hakikat, -ti anlamı
is. (haki:kat) 1. Gerçek: "Fakat ben başka bir şey yapacağım, bir şey ki bütün hakikatleri önüme serecek." -R. H. Karay. 2. Gerçeklik. 3. zf. Gerçekten: "Beni oyaladı lakin hakikat adamakıllı içerlemiş." -M. Ş. Esendal.

Kişi Adları Sözlüğü

Hakikat anlamı Köken: Ar.
Söyleyiş: (haki:kat) Cinsiyet: Kız
1. Gerçek, doğru. 2. Gerçek olan şey, gerçeklik.
Cinsiyet: Erkek
1. Gerçek, doğru. 2. Gerçek olan şey, gerçeklik.

Türkçe - İngilizce

hakikat anlamı
isim
1) truth
2) reality
3) fact
4) sooth
5) the true

hakikat eş anlamlısı

asıl
is. 1. Bir şeyin kendisi, örnek, kopya karşıtı: Bir belgenin aslı. 2. Kök, köken, kaynak: Yazının aslı resimdir. 3. Gerçeklik: Bu haberin aslı yok. 4. Soy, nesep: "İnsan dedi, aslını unutmamalıdır." -S. F. Abasıyanık. 5. sf. Gerçek, esas: "Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek." -A. Ümit. 6. sf. Bir şeyin temelini oluşturan, ana. 7. sf. Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan: Asıl sanat budur. 8. sf. Bir görevde sürekli bulunan, yedek karşıtı: Asıl jüri üyesi toplantıya gelmediğinden yedek üye çağrıldı. 9. zf. (a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak: "Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var." -A. Ümit.
esas
is. (esa:sı) 1. Bir şeyin özünü oluşturan ana öge, temel. 2. Bir iş veya sözde doğru biçim: Bu işin esası böyle değil. 3. sf. Ana, temel olarak alınan, başlıca, asal, esasi: Esas düşünce. Esas görev.
gerçek
is. 1. Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat. 2. Gerçeklik: "Her hâlde o gün imparatorluğun ölümü apaçık bir gerçekti." -H. E. Adıvar. 3. Doğruluk: "Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa duygu payı da ondan az değildir." -B. Felek. 4. sf. Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, hakiki, reel: Kâğıt paranın saymaca değeri varsa da gerçek değeri yoktur. 5. sf. Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahici: Gerçek elmas. Gerçek hikâye. 6. sf. Temel, başlıca, asıl: "Bir kişinin ahlaklı olması için, o benim dediğim gerçek ahlaka erişebilmesi için bir iç âlemi olmalıdır." -N. Ataç. 7. sf. Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtan: Bu peyzajdaki çiçekler son derece gerçek. 8. sf. Yapay olmayan. 9. sf. fel. Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan.
gerçeklik
is. Gerçek olan, var olan şeylerin tümü, hakikat, şeniyet, realite: "Çok işte ne yapıyorsak onu yapıp bunda da gerçekliği belirlemekle yetinebiliriz." -N. Uygur.
gerçekten
zf. Gerçek olarak, hakikaten, sahi, sahiden, filhakika, filvaki: "Hiçbir genç adam, ölümü gerçekten düşünmemiştir." -N. Ataç.

"hakikat" için örnek kullanımlar

Keşke bu hakikat, Türkiye'deki siyasilerimiz tarafından gizlenmeye çalışılmasa ve de MEM Türkiye'de hayata geçirilse idi.
I wish you the truth, concealed by politicians in Turkey geçirilse çalışılmasa and the MEM was implemented in Turkey.
Kaynak: yenimesaj.com.tr
"Şair harcıâlem şeylere teşbih ve mecazlarla lâyık olmadığı bir değeri vermek için çabalıyan bir sahtekâr değil, bulanık düşünceleri berraklaştıran hakikat arayıcısıdır."
"The poet does not deserve a dime a dozen things, simile and metaphor çabalıyan to a value that is not a fraud, fuzzy thoughts dialer clears the truth."
Kaynak: cnnturk.com
Devlet bankalarından aldıkları krediler kesilerek, vadesinden önce geri talep edilerek, ihaleleri iptal edilerek ve yeni ihale verilmeyerek Anadolu sermayesine büyük darbeler vurulduğu bilinen bir hakikat.
State-owned banks cut their loans, were reclaimed prior to maturity, the capital of the Anatolian been granted auctions will be canceled and a new contract is a truth known to hit big blows.
Kaynak: timeturk.com
Pek çoklarının dinlemesine rağmen desteklemediği, belki de kabul ettiği halde yanında yer almaktan çekindiği bu hakikat, maalesef izlenen yanlış politikalar ile gizlenmeden haykırılması gereken bir noktada artık.
Despite what many listen to the support, although she acknowledged, perhaps fearing that is located next to the truth, unfortunately, is no longer a point to haykırılması hiding with wrong policies.
Kaynak: yenimesaj.com.tr
Hakikat Kapısı, Alevîlik 'te hakikat demek doğrudan Tanrı vergisi olarak kalbe, gönülde doğan anlam, sezgi ve bilgi demektir.
Kaynak: Hakikat Kapısı
Doğruluk, hakikat olarak da kullanılan felsefe terimi ya da kategorisi. Felsefenin bütün gelişim aşamalarında, felsefe içi tartışmalarda
Kaynak: Doğruluk (felsefe)
Misterler, sözcük anlamıyla "sırlar" anlamına gelmekte olup, eski inisiyasyon larda yalnızca inisiyelerin bilebileceği ilahi hakikat leri
Kaynak: Misterler
Perennial Felsefe ya da Perennializm, (Daimicilik) evrensel hakikat ilkelerinin tüm insanlar ve kültürlerde ortak olarak mevcut olduğuna
Kaynak: Perennial Felsefe
Veritaserum genellikle sorgulamalarda kullanılan güçlü bir hakikat iksiridir. İksir , içen kişiyi ona sorulan her soruyu doğru cevaplaması
Kaynak: Veritaserum
Satyagraha (Türkçe : "hakikat gücü" ya da "hakikate adanma"), 20. yüzyılda Hindistan 'da Mahatma Gandhi 'nin ortaya attığı felsefi akım.
Kaynak: Satyagraha
Latince "hakikat, doğruluk" anlamına gelen Veritas, Roma mitolojisi 'nde hakikatın tecessümü (vücut bulmuş hali) ve tanrıçası idi.
Kaynak: Veritas
Eski Mısır metinlerine göre, her ölü için sözkonusu olacak “tartılma”, ilahe Maat'ın "hakikat salonu" denilen salonunda gerçekleşir.
Kaynak: Psikostazi
Hakikat: Post-modernizm ve Post-yapısalcılık gibi, felsefedeki daha az realist eğilimlere göre hakikat öznel bir niteliğe sahiptir.
Kaynak: Gerçeklik
Gidimli (Discursive) hakikat nihai hakikat için bir ölçüt sağlamaz, bu (gidimli) hakikat yalnızca yolun yarısını işaret eder ve ne
Kaynak: Nikolay Berdyayev

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.