pişkin ne demek?
- 2 sözlük, 2 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
pişkin anlamı
sf. 1. Gereğince pişmiş: Pişkin ekmek. 2. Çabuk pişen, pişeğen, pişek: Pişkin nohut. 3. mec. Saygısızca davranarak işini yürüten: "Hiç istifini bozmayan bir pek pişkin hırsız hâli buldum." -S. F. Abasıyanık. 4. mec. Girgin: "Vasıf'ı hem arkadaş canlısı bir insan hem de gayet pişkin bir politikacı olarak tanıyordum." -Y. K. Karaosmanoğlu. 5. mec. Deneyimi olan, herhangi bir şeye alışmış olan, olgun: "Onların çoğu şimdi, yaşını başını almış, akıllı uslu, pişkin adamlardır." -R. N. Güntekin.
sf. 1. Gereğince pişmiş: Pişkin ekmek. 2. Çabuk pişen, pişeğen, pişek: Pişkin nohut. 3. mec. Saygısızca davranarak işini yürüten: "Hiç istifini bozmayan bir pek pişkin hırsız hâli buldum." -S. F. Abasıyanık. 4. mec. Girgin: "Vasıf'ı hem arkadaş canlısı bir insan hem de gayet pişkin bir politikacı olarak tanıyordum." -Y. K. Karaosmanoğlu. 5. mec. Deneyimi olan, herhangi bir şeye alışmış olan, olgun: "Onların çoğu şimdi, yaşını başını almış, akıllı uslu, pişkin adamlardır." -R. N. Güntekin.
Türkçe - İngilizce
pişkin anlamı
sıfat
1) worldly
2) old
3) sophisticated
4) ripe
5) brazenfaced
6) cagy
7) pushful
8) pushing
9) worldly wise
10) hard-boiled
11) hard-nosed
12) hard-bitten
13) conscience-proof
sıfat
1) worldly
2) old
3) sophisticated
4) ripe
5) brazenfaced
6) cagy
7) pushful
8) pushing
9) worldly wise
10) hard-boiled
11) hard-nosed
12) hard-bitten
13) conscience-proof
pişkin eş anlamlısı
girgin
sf. Herkesle çabucak yakınlık kurarak işini yürütebilen, pısırık karşıtı: "Kara kaş, kurnaz, girgin bir kadındı." -R. N. Güntekin.
sf. Herkesle çabucak yakınlık kurarak işini yürütebilen, pısırık karşıtı: "Kara kaş, kurnaz, girgin bir kadındı." -R. N. Güntekin.
olgun
sf. 1. Yenecek duruma gelmiş (meyve): "Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar." -R. H. Karay. 2. mec. Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı (kimse), kâmil: "Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti." -Y. K. Karaosmanoğlu.
sf. 1. Yenecek duruma gelmiş (meyve): "Oluğun altına bir sepet iri, olgun, renkli şeftali koymuşlar." -R. H. Karay. 2. mec. Bilgi, görgü ve hoşgörüsü gereği kadar gelişmiş, ağırbaşlı (kimse), kâmil: "Benim bütün cefama olgun adam gibi katlanmasını bilmişti." -Y. K. Karaosmanoğlu.
pişek
sf. hlk. Pişeğen.
sf. hlk. Pişeğen.
"pişkin" için örnek kullanımlar
Böyle pişkin hırsız görülmedi.
There was such a hard-nosed thief.
Kaynak: internethaber.comMuhtarlık: 2004 - Abdulkadir pişkin. 2000 Ali yavas: 1999 osman pişkin: 1994 -kemal cal: 1989 -: 1984 - Altyapı bilgileri: Köyde ilköğretim
Kaynak: Salur, Ladik
Kaynak: Salur, Ladik
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
