sağduyu ne demek?
- 5 sözlük, 5 sonuç.BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü
sağduyu anlamı İng. good sense, common sense Osm. hasse-i selime Alm.Gesunder Verstand Fr. bon sens
1- (Descartes'da) Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. Usla eşanlamlı. 2- (Günümüzde) Günlük yaşamda iyi yargılama gücü. (Verdiği yargılardan her zaman doğruluk beklenemez.)
1- (Descartes'da) Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü. Usla eşanlamlı. 2- (Günümüzde) Günlük yaşamda iyi yargılama gücü. (Verdiği yargılardan her zaman doğruluk beklenemez.)
BSTS / Toplumbilim Terimleri
sağduyu anlamı İng. common sense Osm. aklıselim Fr.bon sens
İnsanın günlük yaşamı içinde geliştirdiği ve bilim ile üretimsel etkinlikler arasındaki bağların gelişmesi, bilimin yaygınlaşması dolayısıyla bilimsel bilgiye yaklaşma süreci içinde bulunan görüşlerin, alışkanlıkların ve düşünme biçimlerinin toplamı
İnsanın günlük yaşamı içinde geliştirdiği ve bilim ile üretimsel etkinlikler arasındaki bağların gelişmesi, bilimin yaygınlaşması dolayısıyla bilimsel bilgiye yaklaşma süreci içinde bulunan görüşlerin, alışkanlıkların ve düşünme biçimlerinin toplamı
BSTS / Yöntembilim Terimleri Sözlüğü
sağduyu anlamı İng. common sense Osm. aklıselim
Ortalama ölçünlere uygun, sağlam düşünme yeteneği.
Ortalama ölçünlere uygun, sağlam düşünme yeteneği.
Güncel Türkçe Sözlük
sağduyu anlamı
is. 1. Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim: "Bu halk çocuğunun, sağduyusu, temiz bir yüreği, yiğitliği ve hepsiyle beraber saflığı vardır." -F. R. Atay. 2. fel. Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü.
is. 1. Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, hissiselim: "Bu halk çocuğunun, sağduyusu, temiz bir yüreği, yiğitliği ve hepsiyle beraber saflığı vardır." -F. R. Atay. 2. fel. Doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru yargılama gücü.
Türkçe - İngilizce
sağduyu anlamı
isim
1) common sense
2) sense
3) good sense
4) forethought
5) prudence
6) reason
7) lucidity
8) foresight
9) judgment
10) farsightedness
11) horse sense
12) nous
13) lucidness
14) mother wit
15) judgement
isim
1) common sense
2) sense
3) good sense
4) forethought
5) prudence
6) reason
7) lucidity
8) foresight
9) judgment
10) farsightedness
11) horse sense
12) nous
13) lucidness
14) mother wit
15) judgement
sağduyu eş anlamlısı
aklıselim
is. (a'klıseli:mi) 1. Sağduyu. 2. Sağduyu sahibi olan.
is. (a'klıseli:mi) 1. Sağduyu. 2. Sağduyu sahibi olan.
doğru
sf. 1. Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. 2. Gerçek, yalan olmayan: Doğru haber. 3. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun: "Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur." -A. Gündüz. 4. is. Gerçek, hakikat: "Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz." -N. Ataç. 5. is. mat. İki nokta arasındaki en kısa çizgi: İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir. 6. zf. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde: Çocuk doğru okudu. 7. zf. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. 8. zf. Yakın, yakınlarında: "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." -F. R. Atay. 9. e. Karşı yönünce: "Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu." -Y. Atılgan. 10. mec. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu.
sf. 1. Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı. 2. Gerçek, yalan olmayan: Doğru haber. 3. Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun: "Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur." -A. Gündüz. 4. is. Gerçek, hakikat: "Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz." -N. Ataç. 5. is. mat. İki nokta arasındaki en kısa çizgi: İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir. 6. zf. Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde: Çocuk doğru okudu. 7. zf. Hiçbir yöne sapmadan, dosdoğru, doğruca. 8. zf. Yakın, yakınlarında: "Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." -F. R. Atay. 9. e. Karşı yönünce: "Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu." -Y. Atılgan. 10. mec. Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu.
hissiselim
is. (hi'ssiseli:mi) esk. Sağduyu: Hissiselimi güçlü bir kız.
is. (hi'ssiseli:mi) esk. Sağduyu: Hissiselimi güçlü bir kız.
"sağduyu" için örnek kullanımlar
Ancak bugün Türkiye'de sağduyu hakim olmuştur.
However, common sense has prevailed in Turkey today.
Kaynak: haberler.comAma maalesef bu sözlerinizde, ne akılcılık, ne gerçekçilik, ne sağduyu, ne de yurtseverlik vardır.
But unfortunately, what you have said, what rationality, nor realism, nor common sense, nor is patriotism.
Kaynak: hurriyet.com.trOnların yaşama bakışlarındaki hassasiyet, sağduyu ve zekâları, hayatı her zaman kolaylaştırmaktadır' dedi.
Their eyes and sensitivity to life, common sense and intelligence, life is always easier, "he said.
Kaynak: olay.com.trIOC yetkililerinden sağduyu beklediğini ifade eden 38 yaşındaki güreşçi, madalyasını iade edeceğini belirtti.
IOC officials that he expects the 38-year-old wrestler common sense, said he would return his medal.
Kaynak: cnnturk.comBilgelik (Hikmet), bilgi edinme, idrak, görgü, sağduyu ve sezgisel anlayış ile birlikte bu hususiyetleri özümseyebilme ve uygulayabilme
Kaynak: Bilgelik
Kaynak: Bilgelik
Vuslat, doğa ve evren yasaları ile akıl , mantık , sağduyu , vicdan yoluyla insanları iyiliğe yönelten olgudur. Kişi, yaşamında düstur
Kaynak: Vuslat
Kaynak: Vuslat
Kompleks, Türkçe karşılığıyla karmaşa, bilinçdışında var olan ve karar verme yetisini, sağduyu etkileyen, baskı altında tutan, ruhsal
Kaynak: Kompleks (psikoloji)
Kaynak: Kompleks (psikoloji)
Eleştirel düşünme sağduyu ve bilimsel kanıtlarla uyuşan net hükümlere varmak için somut veya soyut konular üzerinde düşünme süreçlerini
Kaynak: Eleştirel düşünme
Kaynak: Eleştirel düşünme
Felsefeyi, bütün inceleme kitaplarının Latince yazıldığı bir çağda, Fransızca yazarak ve «sağduyu dünyada en iyi bölüştürülmüş şeydir»
Kaynak: René Descartes
Kaynak: René Descartes
birçok istatistikçi pratikte daha az kesin ve daha çok sübjektif sağduyu ve ekpertiz gerektiren gösterim karşılaştırmalarını kullanmaktadır.
Kaynak: Normallik sınamaları
Kaynak: Normallik sınamaları
Sanayileşmiş toplumlarda insani değerlerin hızla yitirildiğini vurgulayarak, akla ve bilime dayandırılan dünya görüşlerine karşı, sağduyu
Kaynak: Gilbert Keith Chesterton
Kaynak: Gilbert Keith Chesterton
Yaratıcı düşünmeyi eleştirel düşünmeden ayıran başlıca özellik, mevcut fikirlerden yola çıkarak bilgi , sağduyu ve mantık kullanımı ile
Kaynak: Yaratıcı düşünme
Kaynak: Yaratıcı düşünme
II. Dünya Savaşı 'ndan sonra Avrupa 'da antifaşizm temelli güçlü bir antiotoriteryen sağduyu meccuttu. Alman işgalindeki bölgelerde
Kaynak: Anti-otoriteryanizm
Kaynak: Anti-otoriteryanizm
Bütün insanlarda sağduyu düzeyinde saf bir iman olduğunu keşfettiler. Doğal din dedikleri buydu. Kaynakça : Ahmet Cevizci, ansiklopedistler,
Kaynak: Ansiklopedistler
Kaynak: Ansiklopedistler
Faydacılık sağduyu ile çeliştiği için de eleştirilmiştir. Örneğin kişi kendi çocuğunun hayatı ile iki yabancının hayatını kurtarmak
Kaynak: Faydacılık
Kaynak: Faydacılık
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
