torlak ne demek?
- 3 sözlük, 9 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
torlak, -ğı anlamı
is. 1. Derviş. 2. sf. Genç, toy. 3. sf. Henüz evcilleşmemiş, alışmamış (hergele).
is. 1. Derviş. 2. sf. Genç, toy. 3. sf. Henüz evcilleşmemiş, alışmamış (hergele).
Kişi Adları Sözlüğü
Torlak anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Erkek
1. Güzel, genç, yakışıklı. 2. İyi gelişmiş ağaç fidanı.
Cinsiyet: Erkek
1. Güzel, genç, yakışıklı. 2. İyi gelişmiş ağaç fidanı.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
torlak anlamı
Toy, işe alışkın olmayan (insan ya da hayvan için).
Toy, işe alışkın olmayan (insan ya da hayvan için).
Cebel -Afyon
*Bornova -İzmir
*Lapseki -Çanakkale
Boyalcak *Daday, -Kastamonu
Çaparkayı -Çankırı
-Sinop
Bayadı -Ordu
Yavuz, Çavdarlı *Şavşat, Erkinis *Yusufeli, Bağlıca *Ardanuç -Artvin
*Nizip -Gaziantep
*Zara, *Gemerek -Sivas
-Niğde
İbrala -Konya
*Çorlu -Tokat
torlak anlamı
1. bakınız» tor(I)-1. 2. Güzel, genç, yakışıklı. 3. Donsuz, çıplak.
1. bakınız» tor(I)-1. 2. Güzel, genç, yakışıklı. 3. Donsuz, çıplak.
torlak anlamı
İki ile üç yaş arasındaki deve
İki ile üç yaş arasındaki deve
Kargınkörü *Köyceğiz -Muğla
torlak anlamı
Şalvar.
Şalvar.
Kumburgaz -İstanbul
torlak anlamı
İyi gelişmiş ağaç fidanı.
İyi gelişmiş ağaç fidanı.
*Çal -Denizli
torlak anlamı
Yaşından iri, gürbüz (çocuk).
Yaşından iri, gürbüz (çocuk).
-Rize
torlak anlamı
İşe alışmamış, genç, toy hayvan.
İşe alışmamış, genç, toy hayvan.
Çorum
torlak eş anlamlısı
derviş
is. 1. Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse, alperen. 2. mec. Yoksulluğu, çilekeşliği benimsemiş kimse. 3. mec. Alçak gönüllü ve her şeyi hoş gören kimse. 4. hay. b. Kırlangıç balığının pek küçüğü.
is. 1. Bir tarikata girmiş, onun yasa ve törelerine bağlı kimse, alperen. 2. mec. Yoksulluğu, çilekeşliği benimsemiş kimse. 3. mec. Alçak gönüllü ve her şeyi hoş gören kimse. 4. hay. b. Kırlangıç balığının pek küçüğü.
Genç
öz. is. (genci) Bingöl iline bağlı ilçelerden biri.
öz. is. (genci) Bingöl iline bağlı ilçelerden biri.
genç
sf. 1. Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı: "Eliyle işaret etti genç adama." -A. Kulin. 2. Gelişmesini tamamlamamış olan (bitki, hayvan): Genç ağaç. Genç at. 3. Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç. 4. Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy. 5. mec. Yeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan: "Atatürk'ün tabutu arkasından ağlayan on beş milyon Türk'ün yaşadığı, genç Türkiye mutluydu." -B. Felek.
sf. 1. Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı: "Eliyle işaret etti genç adama." -A. Kulin. 2. Gelişmesini tamamlamamış olan (bitki, hayvan): Genç ağaç. Genç at. 3. Gençlikteki özelliklerini koruyan, dinç. 4. Zihin bakımından yeterince gelişmemiş, toy. 5. mec. Yeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan: "Atatürk'ün tabutu arkasından ağlayan on beş milyon Türk'ün yaşadığı, genç Türkiye mutluydu." -B. Felek.
toy
(I) sf. Gençliği sebebiyle görgüsüz ve beceriksiz olan, deneyimsiz, acemi, çaylak: "Meslektaşlarım, kim bilir, beni ne kadar bilgisiz ve toy bulacaklardı?" -Y. K. Karaosmanoğlu.
(I) sf. Gençliği sebebiyle görgüsüz ve beceriksiz olan, deneyimsiz, acemi, çaylak: "Meslektaşlarım, kim bilir, beni ne kadar bilgisiz ve toy bulacaklardı?" -Y. K. Karaosmanoğlu.
toy
(II) is. esk. Ziyafet: Ve tamam kırk gün kırk gece toy, düğün edip almış oğluna.
(II) is. esk. Ziyafet: Ve tamam kırk gün kırk gece toy, düğün edip almış oğluna.
"torlak" için örnek kullanımlar
Muhtarlık: (2006) - osman torlak: 2004 - Osman Torlak: 1999 - Sebahattin Karamanlı: 1994 -: 1989 -: 1984 - Altyapı bilgileri: Köyde, ilköğretim
Kaynak: Kaletaş, Gümüşhane
Kaynak: Kaletaş, Gümüşhane
Yakın Kelimeler
(Tahmin etmek için bir harf girin)
