yazmak ne demek?
- 6 sözlük, 25 sonuç.BSTS / Bilgisayar Terimleri Karşılıklar Kılavuzu
yazmak anlamı
bakınız» kaydetmek
bakınız» kaydetmek
BSTS / Zanaat Terimleri Sözlüğü
yazmak anlamı
Saç taramak. (İnönü -Eskişehir)
Saç taramak. (İnönü -Eskişehir)
Divanü Lügati't-Türk
yazmak anlamı
şaşmak, yanılmak; çözmek; yazmak
şaşmak, yanılmak; çözmek; yazmak
yazmak anlamı
(Oğuz) yazmak
(Oğuz) yazmak
Güncel Türkçe Sözlük
yazmak, -ar anlamı
(I) (-i) 1. Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak: "Büyük bir heyecan, bir haz içinde şu satırları yazıyorum." -Ö. Seyfettin. 2. Yazı ile anlatmak, yazıya dökmek: Adresini bilmiyorum ki yazayım. 3. (-de) Yazar olarak görev yapmak. 4. (nsz) Yazı ile bildirmek, haber vermek: "Mağlubiyet Almanya'yı karıştırmış, gazeteler yazıyor." -A. İlhan. 5. Bir bilim veya edebiyat eseri oluşturmak. 6. Sayaç vb. sayılarla niceliği belirtmek. 7. Kaydetmek: Çocuğu okula yazdılar. 8. Bir göreve almak: O delikanlıyı polis yazmışlar. 9. (nsz) mec. İnsanın geleceğini belirlemek: Yazan böyle yazmış. 10. hlk. Gelinin yüzünü süslemek: "Kalem alıp kaşın gözün yazmalı." -Halk türküsü.
(I) (-i) 1. Söz ve düşünceyi özel işaret veya harflerle anlatmak: "Büyük bir heyecan, bir haz içinde şu satırları yazıyorum." -Ö. Seyfettin. 2. Yazı ile anlatmak, yazıya dökmek: Adresini bilmiyorum ki yazayım. 3. (-de) Yazar olarak görev yapmak. 4. (nsz) Yazı ile bildirmek, haber vermek: "Mağlubiyet Almanya'yı karıştırmış, gazeteler yazıyor." -A. İlhan. 5. Bir bilim veya edebiyat eseri oluşturmak. 6. Sayaç vb. sayılarla niceliği belirtmek. 7. Kaydetmek: Çocuğu okula yazdılar. 8. Bir göreve almak: O delikanlıyı polis yazmışlar. 9. (nsz) mec. İnsanın geleceğini belirlemek: Yazan böyle yazmış. 10. hlk. Gelinin yüzünü süslemek: "Kalem alıp kaşın gözün yazmalı." -Halk türküsü.
yazmak, -ar anlamı
(II) (yar) Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek yaklaşma bildiren birleşik fiiller oluşturur: Düşeyazmak, öleyazmak.
(II) (yar) Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e) eki almış fiillere gelerek yaklaşma bildiren birleşik fiiller oluşturur: Düşeyazmak, öleyazmak.
yazmak, -ar anlamı
(III) (-i) hlk. 1. Yaymak, sermek. 2. (nsz) Açmak: Hamur yazmak.
(III) (-i) hlk. 1. Yaymak, sermek. 2. (nsz) Açmak: Hamur yazmak.
Türkçe - İngilizce
yazmak anlamı
fiil
1) write
2) write down
3) write out
4) record
5) enter
6) compose
7) draw
8) note down
9) note
10) draw up
11) inscribe
12) pen
13) indite
14) set
15) set down
16) enroll
17) register
18) put on paper
19) clock up
20) commit to paper
21) conceive
22) grind out
23) put down
24) reduce to writing
25) take down
fiil
1) write
2) write down
3) write out
4) record
5) enter
6) compose
7) draw
8) note down
9) note
10) draw up
11) inscribe
12) pen
13) indite
14) set
15) set down
16) enroll
17) register
18) put on paper
19) clock up
20) commit to paper
21) conceive
22) grind out
23) put down
24) reduce to writing
25) take down
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
yazmak anlamı
Hamur açmak.
Hamur açmak.
Rumeli göçmenleri -Bursa
*Gediz -Kütahya
İsmetpaşa -Eskişehir
*Düzce, -Bolu
*Tirebolu, -Kastamonu
*Kurşunlu -Çankırı
*İskilip -Çorum
*Merzifon ve köyleri -Amasya
Balıbey *Artova -Tokat
Hasanoğlan -Ankara
Bahçeli *Bor -Niğde
İncekum *Silifke -İçel
-Edirne
Çengelli *Lüleburgaz -Kırklareli
yazmak anlamı
Sofra hazırlamak, kurmak.
Sofra hazırlamak, kurmak.
-Isparta
yazmak anlamı
Sermek, açmak, yaymak (halı, örtü, yatak vb. için).
Sermek, açmak, yaymak (halı, örtü, yatak vb. için).
Uluborlu, *Eğridir köyleri -Isparta
Çöplü *Çivril -Denizli
*Bozdoğan -Aydın
*Kemal Paşa, -İzmir
*Turgutlu, *Alaşehir -Manisa
İsmetpaşa -Eskişehir
Mecidiye*İzmit, *İnebolu, -Kastamonu *Merzifon ve köyleri -Amasya
Oğmaca, -Ordu
Tepeören, Şehli,*Piraziz -Giresun
-Sivas
-Ankara
Genezin*Avanos -Nf.
-Niğde
*Ermenek -Konya
*Kozan, -Adana
İncekum, *Silifke -İçel
-Antalya
*Milas -Muğla
-Kıbrıs
yazmak anlamı
1. Yarmak, çizmek (et ve balık için). 2. Bitki gövdelerini bıçak ile yarmak. 3. Ezip incelterek genişletmek (et için).
1. Yarmak, çizmek (et ve balık için). 2. Bitki gövdelerini bıçak ile yarmak. 3. Ezip incelterek genişletmek (et için).
yazmak anlamı
Gelin yüzü süslemek.
Gelin yüzü süslemek.
-Kastamonu
-Trabzon
*Ermenek -Konya
Bağyaka *Finike -Antalya
yazmak anlamı
Saç taramak.
Saç taramak.
*Söğüt -Bilecik
*Kandıra -Kocaeli
yazmak anlamı
Yaklaşma belirtir yardımcı eylemdir: Çamurdan ayağım zıyıptı düşe yazdım.
Yaklaşma belirtir yardımcı eylemdir: Çamurdan ayağım zıyıptı düşe yazdım.
-Samsun
Dedeköyü *Çal -Denizli
Şekeroba-Maraş.
*Mut ve köyleri -İçel
Çengelli *Lüleburgaz -Kırklareli
yazmak anlamı
Geçmek.
Geçmek.
Tunaboyu göçmenleri -İstanbul
yazmak anlamı
1. Sermek, yaymak. 2. Hamur açmak.
1. Sermek, yaymak. 2. Hamur açmak.
yazmak anlamı
Ayırmak.
Ayırmak.
Büyük Nefes Yozgat.
yazmak anlamı
Büyü yapmak.
Büyü yapmak.
*Antakya Hatay
yazmak anlamı
Şorah üzerini muntazam aralıklarla keserek yağlarını sarkıtmak
Şorah üzerini muntazam aralıklarla keserek yağlarını sarkıtmak
Erzurum
yazmak anlamı
Yaymak, sermek
Yaymak, sermek
Güney-Batı Anadolu
yazmak anlamı
< ET yazmak,: yazmak; açıp yaymak; muntazam aralıklarla yarıklar açmak; yaylamak || meyhtup yazmak || hamıri yazmak: hamuru yaymak || kebap yazmak: kebep yapılacak et parçasını enine uzununa bıçakla çizmek || dağ yazmak: yayla yaylamak
< ET yazmak,: yazmak; açıp yaymak; muntazam aralıklarla yarıklar açmak; yaylamak || meyhtup yazmak || hamıri yazmak: hamuru yaymak || kebap yazmak: kebep yapılacak et parçasını enine uzununa bıçakla çizmek || dağ yazmak: yayla yaylamak
yazmak anlamı
Yaymak, açmak; hamur açmak: Hamurun yarısını bir sacın üstüne yazarlar
Yaymak, açmak; hamur açmak: Hamurun yarısını bir sacın üstüne yazarlar
Malatya
yazmak anlamı
1. Yazmak. 2. Yaymak (bu mana eti gözleme yapmak üzere bıçakla yufka dilimler hâline getirmek için kullanılır)
1. Yazmak. 2. Yaymak (bu mana eti gözleme yapmak üzere bıçakla yufka dilimler hâline getirmek için kullanılır)
Artvin Yusufeli Uşhum köyü
yazmak anlamı
Yaymak
Yaymak
Güney-Batı Anadolu
yazmak eş anlamlısı
açmak
(-i) 1. Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek: "Kapıyı açıp içeri giriyorum." -A. Ağaoğlu. 2. Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak: "Örtüyü açmaya mecburum." -R. H. Karay. 3. Engeli kaldırmak: Karla kapanan yolu açmak. 4. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak: "Kadın hamalı dışarı çıkardı, sonra çantasını açıp birkaç lira çıkardı." -M. Ş. Esendal. 5. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. 6. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak: Tıkanmış boruyu açmak. 7. Çevresini genişletmek: Anıtın çevresini açmak. 8. Birbirinden uzaklaştırmak: Kollarını açtı. 9. Yarmak: Çıbanı açmak. 10. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak: Yumağı açmak. 11. Bir toplantıyı başlatmak. 12. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek: "Bu heykeli açmak için bir seneden beri münasip bir fırsat kollanıyordu." -R. N. Güntekin. 13. Bir aygıtı, bir düzeneği çalışır duruma getirmek: "Dönüş yolunda radyoyu açtık." -E. Şafak. 14. Alışverişi başlatmak: Bakan, tütün piyasasını açtı. 15. Rengin koyuluğunu azaltmak: Bu boyayı biraz daha açmalı. 16. Yakışmak, güzel göstermek: Bu renk odayı açtı. 17. Ferahlık vermek. 18. Beğenmek: Burası beni açmadı, başka yere gidelim. 19. Bir konu ile ilgili konuşmak. 20. (-i, -e) Avunmak veya danışmak için söylemek, içini dökmek: "Size derdimi açmaya geldim." -F. R. Atay. 21. (nsz) Yapmak, düzenlemek: Sınav açmak. 22. (nsz) Ayırmak, tahsis etmek: Senin için üst katta bir oda açtık. 23. Görünür duruma getirmek: Kollarını, göğsünü açmış. 24. (nsz) Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. 25. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. 26. (nsz) mec. Geçit vermek: Evin arka tarafına geçmek için kapı açtık. 27. mec. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek: Öğretmen sürekli konuşuyor, öğrenciyi açmak istiyordu. 28. esk. Savaşla almak, fethetmek.
(-i) 1. Bir şeyi kapalı durumdan açık duruma getirmek: "Kapıyı açıp içeri giriyorum." -A. Ağaoğlu. 2. Bir şeyin kapağını veya örtüsünü kaldırmak: "Örtüyü açmaya mecburum." -R. H. Karay. 3. Engeli kaldırmak: Karla kapanan yolu açmak. 4. Sarılmış, katlanmış, örtülmüş veya iliklenmiş olan şeyleri bu durumdan kurtarmak: "Kadın hamalı dışarı çıkardı, sonra çantasını açıp birkaç lira çıkardı." -M. Ş. Esendal. 5. Bir şeyi, bir yeri oyarak veya kazarak çukur, delik oluşturmak. 6. Tıkalı bir şeyi bu durumdan kurtarmak: Tıkanmış boruyu açmak. 7. Çevresini genişletmek: Anıtın çevresini açmak. 8. Birbirinden uzaklaştırmak: Kollarını açtı. 9. Yarmak: Çıbanı açmak. 10. Düğümü veya dolaşmış bir şeyi bu durumdan kurtarmak: Yumağı açmak. 11. Bir toplantıyı başlatmak. 12. Bir kuruluşu, bir iş yerini işler duruma getirmek: "Bu heykeli açmak için bir seneden beri münasip bir fırsat kollanıyordu." -R. N. Güntekin. 13. Bir aygıtı, bir düzeneği çalışır duruma getirmek: "Dönüş yolunda radyoyu açtık." -E. Şafak. 14. Alışverişi başlatmak: Bakan, tütün piyasasını açtı. 15. Rengin koyuluğunu azaltmak: Bu boyayı biraz daha açmalı. 16. Yakışmak, güzel göstermek: Bu renk odayı açtı. 17. Ferahlık vermek. 18. Beğenmek: Burası beni açmadı, başka yere gidelim. 19. Bir konu ile ilgili konuşmak. 20. (-i, -e) Avunmak veya danışmak için söylemek, içini dökmek: "Size derdimi açmaya geldim." -F. R. Atay. 21. (nsz) Yapmak, düzenlemek: Sınav açmak. 22. (nsz) Ayırmak, tahsis etmek: Senin için üst katta bir oda açtık. 23. Görünür duruma getirmek: Kollarını, göğsünü açmış. 24. (nsz) Bulutların dağılmasıyla gökyüzü aydınlanmak. 25. Satranç, poker vb. oyunları başlatmak. 26. (nsz) mec. Geçit vermek: Evin arka tarafına geçmek için kapı açtık. 27. mec. Sıkılganlığını, utangaçlığını gidermek: Öğretmen sürekli konuşuyor, öğrenciyi açmak istiyordu. 28. esk. Savaşla almak, fethetmek.
kaydetmek
(-i, -e) (ka'ydetmek) 1. Yazmak, bazı önemli noktaları tespit etmek. 2. Herhangi bir şeyi bir yere mal etmek, bir şeyin tarih, numara veya adını bir deftere geçirmek: Çocuğu okula kaydetmek. Nüfusa kaydetmek. 3. Hatırlamak için yazmak, not etmek: "Önüne bir şeyler kaydederken görür gibiyim." -S. F. Abasıyanık. 4. (-i) Belirtmek, söylemek: Şunu kaydedeyim ki... 5. Sesi veya resmi manyetik bant üzerine geçirmek. 6. (nsz) Olumlu sonuç almak: Başarı kaydetmek. Gol kaydetmek. 7. fiz. Sıcaklık, basınç gibi bir niceliğin değişkenliğini tespit etmek. 8. bl. Elektronik veya sayısal araçlarda bilgiyi korumaya almak.
(-i, -e) (ka'ydetmek) 1. Yazmak, bazı önemli noktaları tespit etmek. 2. Herhangi bir şeyi bir yere mal etmek, bir şeyin tarih, numara veya adını bir deftere geçirmek: Çocuğu okula kaydetmek. Nüfusa kaydetmek. 3. Hatırlamak için yazmak, not etmek: "Önüne bir şeyler kaydederken görür gibiyim." -S. F. Abasıyanık. 4. (-i) Belirtmek, söylemek: Şunu kaydedeyim ki... 5. Sesi veya resmi manyetik bant üzerine geçirmek. 6. (nsz) Olumlu sonuç almak: Başarı kaydetmek. Gol kaydetmek. 7. fiz. Sıcaklık, basınç gibi bir niceliğin değişkenliğini tespit etmek. 8. bl. Elektronik veya sayısal araçlarda bilgiyi korumaya almak.
sermek
(-i, -e) 1. Kurutmak için asmak: "Kar gibi çamaşırları serip eve döndü." -O. Rifat. 2. Göstermek amacıyla asmak veya yaymak: Çeyiz sermek. 3. Düz bir yere yaymak: Üzüm sermek. Bulgur sermek. 4. Açarak yaymak veya döşemek: "Çerçeveli çerçevesiz bir sürü fotoğraf çıkarıp masanın üzerine serdi." -A. Gündüz. 5. Boylu boyunca yere yatırmak, düşürmek veya hırpalamak: "Onun için bir an önce leşlerini köpek leşi gibi İstanbul'un çamurlu kaldırımlarına sermek zamanı gelmişti." -Y. K. Karaosmanoğlu. 6. mec. Boşlamak, savsamak.
(-i, -e) 1. Kurutmak için asmak: "Kar gibi çamaşırları serip eve döndü." -O. Rifat. 2. Göstermek amacıyla asmak veya yaymak: Çeyiz sermek. 3. Düz bir yere yaymak: Üzüm sermek. Bulgur sermek. 4. Açarak yaymak veya döşemek: "Çerçeveli çerçevesiz bir sürü fotoğraf çıkarıp masanın üzerine serdi." -A. Gündüz. 5. Boylu boyunca yere yatırmak, düşürmek veya hırpalamak: "Onun için bir an önce leşlerini köpek leşi gibi İstanbul'un çamurlu kaldırımlarına sermek zamanı gelmişti." -Y. K. Karaosmanoğlu. 6. mec. Boşlamak, savsamak.
yaymak
(-i, -e) 1. Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek: "Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı." -N. Cumalı. 2. Birçok kimseye duyurmak: "Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." -R. H. Karay. 3. Çevreye dağılmasına sebep olmak: Sıtmayı çevreye yayan sivrisineklerdir. 4. (-i) Sınırı genişletmek: Tozu yaymak. Lekeyi yaymak. 5. (-i) Koyun, inek vb.ni otlatmak. 6. (-i) Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak.
(-i, -e) 1. Bir şeyi açarak, düzelterek bir alanı örtecek biçimde sermek: "Kardeşleri çardağın içine, dışına yatakları yayıyorlardı." -N. Cumalı. 2. Birçok kimseye duyurmak: "Kıran Bey, çetesinin şöhretini her tarafa yaydı." -R. H. Karay. 3. Çevreye dağılmasına sebep olmak: Sıtmayı çevreye yayan sivrisineklerdir. 4. (-i) Sınırı genişletmek: Tozu yaymak. Lekeyi yaymak. 5. (-i) Koyun, inek vb.ni otlatmak. 6. (-i) Dağınık ve düzensiz bir biçimde saçmak, dağıtmak.
"yazmak" için örnek kullanımlar
Benim alanım kitap yazmak ve yazdığım kitapları biraz da resimlemek.
Write and illustrate a book that I wrote books in my field a bit.
Kaynak: sondakika.comFenerbahçe UEFA Avrupa Ligi'nde tarih yazmak için dev bir adım attı.
Liverpool UEFA Champions League took a giant step to write history.
Kaynak: haber01.comVideoda da izleyebileceğiniz üzere çok hızlı mesaj yazmak mümkün.
Also you can watch the video too fast to be able to write the message.
Kaynak: konya.net.trBenim hobim yazmak olduğu gibi Stand Up gösterilerine ilgi duymuş.
Stand Up performances had an interest in writing as well as my hobby.
Kaynak: blog.milliyet.com.trHarf , yazı yazmak için kullanılan işarettir. Harflerin hepsi alfabe yi oluştururlar. Yazı harfler dışında rakam, noktalama işaretleri
Kaynak: Harf
Kaynak: Harf
Paleontoloji ya da taşılbilim ya da fosilbilim, fosil leri veri olarak kullanarak dünyada yaşamın tarihini yazmak amacını taşıyan bilim
Kaynak: Paleontoloji
Kaynak: Paleontoloji
Gramofon (eski Yunanca fone, "ses" ve grammein, "yazmak") veya fonograf kelimelerinden kaynaklanıyor. Bu makine ile ses ve müzik kayıtı
Kaynak: Gramofon
Kaynak: Gramofon
Tipografi (Etimoloji : Yunanca 'da "typos" (form) ve "graphia" (yazmak) sözcüklerinden türemiş olan) typographia sözcüğünün Türkçe halidir
Kaynak: Tipografi
Kaynak: Tipografi
Fenike alfabesi, tahminen MÖ 1050 yılında ortaya çıkmış, Fenike dili ni yazmak için kullanılmıştır. Günümüzde kullanılan birçok modern
Kaynak: Fenike alfabesi
Kaynak: Fenike alfabesi
Parşömen, üzerine yazı yazmak veya resim yapmak için kullanılan özel hazırlanmış hayvan deri sidir. Parşömen ismi Bergama'dan gelmektedir ve
Kaynak: Parşömen
Kaynak: Parşömen
Katakana (片仮名, カタカナ): Japonca yazmak için kullanılan hece yazısı . Kanji adı verilen Çince yazı karakterlerinin bir parçasının
Kaynak: Katakana
Kaynak: Katakana
Tahta tebeşiri sert cisimlerin üzerine yazmak için kullanılır. Kalsiyum sülfattan yapılır. Çünkü tebeşir daha yumuşaktır. Tahta silgisi
Kaynak: Tebeşir
Kaynak: Tebeşir
Meroitik yazı, Meroë Krallığı'nın Meroitik dil i yazmak için en azından M.Ö. 200 yılında kullandığı Mısır hiyeroglif ve Demotik kökenli
Kaynak: Meroitik yazı
Kaynak: Meroitik yazı
Japonca yazmak için kullanılan hece yazısı . Kanji adı verilen Çince kökenli yazı karakterlerinin hızlı yazımından türemiş olup,
Kaynak: Hiragana
Kaynak: Hiragana
Optik sürücü adı verilen aygıtlar, ışığa duyarlı veri depolama medyalarından veri okumak veya bu medyalara veri yazmak amacıyla
Kaynak: Optik sürücü
Kaynak: Optik sürücü
Mimarlık teorisi veya mimari teori mimarlık hakkında düşünmek, tartışmak ve en önemlisi yazmak eylemlerine verilen isimdir.
Kaynak: Mimarlık teorisi
Kaynak: Mimarlık teorisi
Vâhiy katipleri, İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah 'a inen Kur'an ayet lerini yazmak sureti ile kaydetmekle görevli sahabe lere denir
Kaynak: Vahiy kâtipleri
Kaynak: Vahiy kâtipleri
Sinematograf (el | κίνημα kínēma, hareket ve el | γράφειν gráphein, yazmak hareket yazıcı anlamında), Auguste ve Louis Lumière 'in
Kaynak: Sinematograf
Kaynak: Sinematograf
Guaraní alfabesi (achegety) daha çok Paraguay ve çevresindeki ülkelerde konuşulan Guaraní dili ni yazmak için kullanılan fonetik yazı
Kaynak: Guaraní alfabesi
Kaynak: Guaraní alfabesi
Kazak alfabesi, Kazakça yı yazmak için kullanılan alfabe. Rus alfabesi ne ilaveten şu harfler bulunur: Ә, Ғ, Қ, Ң, Ө, Ұ, Ү, Һ, І. Rus
Kaynak: Kazak alfabesi
Kaynak: Kazak alfabesi
yüzyılda Zerdüşt 'ün öğretilerini yazmak için geliştirilmiştir. Harf lerin birçoğu Süryani kaynaklı İran pehlevi yazısı kökenlidir.
Kaynak: Avesta alfabesi
Kaynak: Avesta alfabesi
Yeni-Tifinag yazisi ile) başta Tuareg ler olmak üzere bazı Berberiler tarafından dillerini yazmak için kullanılan yazıdir. Berberiler Kuzey
Kaynak: Tifinag
Kaynak: Tifinag
Türk dil alfabesi veya Türk dili için kullanılan alfabeler günümüze kadar Türk dillerini yazmak için kullanılan alfabeleri belirtir.
Kaynak: Türk dil alfabesi
Kaynak: Türk dil alfabesi
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
