zeyrek ne demek?
- 6 sözlük, 12 sonuç.BSTS / Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Terimleri Sözlüğü
zeyrek anlamı İng. flaxseed
Keten tohumu.
Keten tohumu.
BSTS / Tarım Terimleri
zeyrek anlamı Osm. keten, zeyrek flachs, lein (linum usitatissiumm)
bakınız» keten bitkisi.
bakınız» keten bitkisi.
Güncel Türkçe Sözlük
zeyrek anlamı
(I) sf. esk. Anlayışlı, uyanık, zeki.
(I) sf. esk. Anlayışlı, uyanık, zeki.
zeyrek, -ği anlamı
(II) is. hlk. Keten tohumu.
(II) is. hlk. Keten tohumu.
Kişi Adları Sözlüğü
Zeyrek anlamı Köken: Far.
Cinsiyet: Erkek
1. İlgi çekici. 2. Eli uz, usta. 3. Akıllı, zeki.
Cinsiyet: Erkek
1. İlgi çekici. 2. Eli uz, usta. 3. Akıllı, zeki.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
zeyrek anlamı
Ketentohumu.
Ketentohumu.
*Dinar -Afyon
Kasımlar *Gölpazarı -Bilecik
*Sivrihisar, Tokat -Eskişehir
*Bartın -Zonguldak
*Kurşunlu -Çankırı
*İskilip -Çorum
-Samsun
*Merzifon -Amasya
*Niksar -Tokat
-Erzincan
-Sivas
-Yozgat
-Nevşehir
*Mucur -Kırşehir
İsgöbü, -Kayseri
*Bor -Niğde
-Konya
-Adana
Pehlivanköy -Kırklareli
zeyrek anlamı
İlgi çekici.
İlgi çekici.
*Lapseki -Çanakkale
zeyrek anlamı
1. Eli uz. 2. Akıllı.
1. Eli uz. 2. Akıllı.
zeyrek anlamı
Aralıklı.
Aralıklı.
Fariske *Ermenek Konya
Yerleşim Birimleri Sözlüğü
Zeyrek anlamı
Diyarbakır ili, Ağaçlı bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Diyarbakır ili, Ağaçlı bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Zeyrek anlamı
Erzurum ili, Kırık bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Erzurum ili, Kırık bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Zeyrek anlamı
Şanlıurfa ili, Suruç ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Şanlıurfa ili, Suruç ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
zeyrek eş anlamlısı
anlayışlı
sf. 1. Anlayışı olan, ferasetli, izanlı, zeki. 2. Hoşgörülü: "Bu evin içinde hatta belki bu dünyada en anlayışlı dost sizsiniz benim için." -P. Safa. 3. zf. Hoşgörülü bir biçimde: "Kocasına bir şeyler demek, anlayışlı, şefkatli davranmak istiyor." -A. İlhan.
sf. 1. Anlayışı olan, ferasetli, izanlı, zeki. 2. Hoşgörülü: "Bu evin içinde hatta belki bu dünyada en anlayışlı dost sizsiniz benim için." -P. Safa. 3. zf. Hoşgörülü bir biçimde: "Kocasına bir şeyler demek, anlayışlı, şefkatli davranmak istiyor." -A. İlhan.
uyanık
sf. 1. Uyumamış, bidar: "Uyuyor mu uyanık mı kestiremiyor, uykuyla uyanıklığın sınırlarını bulamıyordu." -A. İlhan. 2. Uykudan uyanmış. 3. mec. Açıkgöz, kurnaz, cingöz: "Ayrıca son derece zeki ve uyanık bir genç kız vardı." -H. Taner. 4. mec. Yapacağı işi bilen, dikkatli ve tetikte olan, müteyakkız. 5. mec. Bilgisizlikten kurtulmuş, bilgili: "Zeki ve uyanık kişilerle dostluk kadar iyi bir şey olamaz." -S. Birsel.
sf. 1. Uyumamış, bidar: "Uyuyor mu uyanık mı kestiremiyor, uykuyla uyanıklığın sınırlarını bulamıyordu." -A. İlhan. 2. Uykudan uyanmış. 3. mec. Açıkgöz, kurnaz, cingöz: "Ayrıca son derece zeki ve uyanık bir genç kız vardı." -H. Taner. 4. mec. Yapacağı işi bilen, dikkatli ve tetikte olan, müteyakkız. 5. mec. Bilgisizlikten kurtulmuş, bilgili: "Zeki ve uyanık kişilerle dostluk kadar iyi bir şey olamaz." -S. Birsel.
zeki
sf. (zeki:) 1. Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek: En zeki hayvan maymundur. 2. Çabuk ve kolay kavrayan: "Bildiğim, onun zeki bir genç olduğu ve ara sıra sevimli, ufak şiirler yazdığıdır." -M. Ş. Esendal. 3. Zekâ varlığı gösteren: "İnce, zeki bir kalemi vardı." -Y. Z. Ortaç.
sf. (zeki:) 1. Anlama, kavrama yeteneği olan, zekâsı olan, zeyrek: En zeki hayvan maymundur. 2. Çabuk ve kolay kavrayan: "Bildiğim, onun zeki bir genç olduğu ve ara sıra sevimli, ufak şiirler yazdığıdır." -M. Ş. Esendal. 3. Zekâ varlığı gösteren: "İnce, zeki bir kalemi vardı." -Y. Z. Ortaç.
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
